14 Nisan 2014 Pazartesi

Güneydoğu’da Kürtçe eğitim neden serbest olamaz?


Güneydoğu’da Kürtçe eğitim neden serbest olamaz?
Kürtçe eğitim serbest olamaz, Türkiye'de resmi dil Türkçe'dir.

Yıllar önce Türkiye’nin batılı güçler tarafından her ne pahasına olursa olsun bölünüp parçalanma hedefini gören Alparslan Türkeş bakın bir konuşmasında ne söylemişti:
 
“Efendim, bölgeye biz Kürtçe eğitim müsadesi verelim, şimdi bazı siyasilerimiz öyle diyor. Bizim iktidarımızda diyorlar, Kürtçe eğitim yaptıracağız orada.Kürtçe radyo televizyon yayın yaptıracağız, sütliman olacak herşey. Sanılmasın ki bunların dedikleri yapılırsa bu kanlı terör duracak. O zaman karşı karşıya bulunduğumuz belanın sebebini iyi anlayamamışız demek. Veyahut bunu söyleyeyin kötü bir niyeti var. Sebep Türkiye’yi parçalayarak, lokma lokma ederek neticede Türk milletini yok etmektir. Türk milletine karşı ilan edilmemiş bir savaş sürdürülüyor. Bu savaş gerilla savaşıdır. Bunu nasıl önleyeceğiz? Herşeyden evvel milli uyanıkla önleyeceğiz. Gaflete düşmeyeceğiz. Yanlış sebep koyarak ona göre efendim “Bask modeli verelim, yok Kürtçe eğitim yaptıralım”… Ondan sonra ne gelecek? Sen kendi elinle milli birliğini bozacaksın, milli kültürümüzü parçalayacaksın ve ayrılığa hız vermiş olacaksın. Böyle bir şeye gerek yok.
 
Başka ülkelerde de buna benzer durumlar var. Fransa’da 17 mahalli dialekt konuşuluyor. Ama Fransa’nın resmi dili Fransızca’dır. Fransa’nın eğitim dili Fransızca’dır. Fransa’nın radyo ve televizyonları sadece Fransızca yayın yapar. Amerika’da da öyledir. Amerika 120’den fazla çeşitli milletten oluşan bir devlettir. Öyle olmasına rağmen Amerika’nın resmi dili İngilizce’dir. Eğitim dilleri de İngilizce’dir. Kültür dilleri İngilizce’dir. New York’un bir bölgesinde 10 milyon İtalyan yaşıyor. Bunlar kalkıp da “biz burada İtalyanca eğitim yapacağız ve özerklik kuracağız veya ayrılacağız Amerika’dan, bağımsız bir İtalyan devleti kuracağız” diyemezler.
 
Şimdi biz Anadolu’da 922 sene beraber yoğrulmuşuz. Ondan sonra Anadolumuzun bir parçasını koparacaklar, orada ayrı bir devlet kuracaklar. Ondan sonra bizi birbirimizle kapıştıracaklar, canları istedikçe ve büyük Kürdistan’ı ve Ermenistan’ı kuracaklar.  Bu taraftan ta Yunanlılar Kıbrıs’ı Enosis yapacaklar ve Ege Denizi’ni yutacak. Bu oyunlarla karşı karşıyayız, milli birliğimizi mutlaka koruyacağız. İslamiyet’in kaynaştırıcı yüce ruhu, yüce imanıyla, bütün milletimizi yoğurarak, birbiriyle kaynaştırarak, vatan topraklarımızın bütünlüğünü, milletimizin birliğini mutlaka sürdüreceğiz. Ve buna karşı silahlı kalkışma yapanları, silaha sarılıp devlete karşı çıkanları ezeceğiz. Devletin silahlı kuvvetlerini, devletin polisini, devletin jandarmasını, devletin adliye teşkilatını, devletin bütün gücünü, bu fitneyi söndürmek için kullanacağız.Yalnız Türkiye sınırları içindeki bu çeteleri dikkate alıp, bunları üreten, yetiştiren, hazırlayan, dışardaki merkezleri, dışardaki odakları gözden kaçırırsak hata etmiş oluruz. Bunu bir türlü söndüremeyiz. Biz evin içindeki sivrisinekleri sürekli yok ediyoruz ama evin dışındaki bataklıkları kurutmadığımız için bu mücadelenin sonu gelmiyor.
 
Alparslan Türkeş’in Kürtçe eğitim konusundaki tespitleri hayati önem taşıyor. Gerçekten de ne New York’da yaşayan milyonlarca İtalyan, ne milyonlarca Çinli kendi dillerinde eğitim almak için tutturmuyorlar. Almanya yaşayan milyonlarca Türk’ün değil Türkçe eğitim almak, aralarında Türkçe konuşmalarına bile Almanya karşı çıkııyor. Fransa, Amerika ve Almanya kendilerine gelince mili birliğine ve diline sonuna kadar sahip çıkıyor. Ama konu Türkiye’deki Kürtlere geldiğinde hepsi “özgürlük, eşitlik, insan hakları” adı altında sert söylemlerle ayaklanıyor.
 
Şimdi Türk milleti olarak ciddi anlamda şuurumuzu toplamalı ve bu toprakları asla böldürmemeliyiz. Ortaya sürülen ve oldukça masum gibi gösterilen taleplerin arkasında şeytani planlar var. Bunların planına göre önceGüneydoğu’da Kürtçe dil resmi dil olur, bir adım sonra Türkçe yasaklanır. Sonra da Türkçe konuşanlar katledilecek hale gelir. Daha sonra Kürtçe eğitim verilen bu topluluğa bir bayrak bulunur. Millet diliyle, bayrağıyla, kimliğiyle Türklükten tamamen koparılır. Dolayısıyla bulunduğu toprağa da sahip çıkarak Türk topraklarında büyük bir KomünistKürt Devleti’ni kurar. İşte haince kurulan tuzak budur.
 
 
Türkiye’de yaşayan bu milletin dili Türkçedir. Bu ülkede yaşayan LazÇerkez, Gürcü, Arnavut, hiç farketmez, milletçe hepimizin anadili Türkçedir. Bu konuda devletimiz ve milletimiz asla taviz vermeyecektir. Kürtler ve Türkler, biz bir aileyiz. Bu aileyi parçalamak için dış güçlerin oyunlarına da alet olmayalım, uyanık olalım. Dil birliği çok önemli bir çimentodur, Olmazsa olmazımızdır, resmi dilimiz Türkçe’dir. Bu hiçbir şekilde ve koşulda değiştirilemez. Aksi felaket olur. Anadilimizin Türkçe olmasından asla taviz vermemeliyiz, zira bu da bölünmenin bir adımıdır. Bölünmeye yol açacak zemin hazırlayacak sinsi oyunlara, tuzaklara, halkı alıştırma çabalarına karşı dikkatli olalım…
 
Tek bayrak tek devlet tek vatan tek millet. Bir ve bütün Türkiye… İşte bizim isteğimiz bu. Mili bütünlüğümüze asla zarar getirtmeyiz, bu oyunları hep birlikte bozalım. Ülkemizin bir karış toprağını vermeyiz, bunun için de ne gerekiyorsa yaparız, bunu herkes bilsin. Türkiye üzerinde sinsi emelleri olan tüm batı dünyası bilsin. Kürt kardeşlerimizi biz çok seviyoruz onlardan ayrılmayı da düşünmüyoruz, bizi ayırmaya çalışma, aramıza nifak sokup bölme oyunlarına gelmeyelim. Yıllarca bu topraklarda Lazıyla, Kürdüyle, Çerkeziyle kardeşçe yaşadık ve yaşamaya da devam edeceğiz. Türkiye’nin birliğini ve bütünlüğünü hiç kimse bozamayacak. Türk topraklarında yıllardır ince ince planlarla bekası hazırlanan Komünist bir Kürdistan devleti asla kurulmayacak. Tam tersine Türkiye şahlanarak gelişecek ve yepyeni bir cihan devleti olarak küllerinden doğacaktır. Bunu er ya da geç görecek olan batı dünyası bir kere daha Türk milletinin yenilmezliğine şahit olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder