22 Nisan 2014 Salı

Hayvanlar arasındaki sevgi ve fedakârlık evrimle açıklanamaz!


Hayvanlar arasındaki sevgi ve fedakârlık evrimle açıklanamaz!
Annenin yavrusuna olan sevgisini, hiçbir ruhsal öğe içermeyen “kör” bir düzenekle (doğal seleksiyon) açıklamaya olanak var mıdır? Biyologların (bu arada evrimcilerin) bu tür sorulara doyurucu yanıt verdiklerini söylemek güçtür, kuşkusuz. (Cemal Yıldırım, Evrim Kuramı ve Bağnazlık, s. 185
Cemal Yıldırım bir evrimci olmasına rağmen “annenin yavrusuna olan sevgisini, fedakârlığını, gerektiğinde canını tehlikeye atmasını evrimin açıklayamadığını söylemiştir. Bütün bunları hiçbir ruhsal öğe içermeyen “kör” bir düzenekle (doğal seleksiyon) açıklamaya olanak var mıdır?” diyerek teorinin önemli bir çıkmazını dile getirmektedir.
Türkiye’nin önde gelen evrimcilerinden Prof. Dr. Cemal Yıldırım ise annenin yavrularına olan sevgisinin ve fedakâr davranışlarının doğal seleksiyon ile açıklanamayacağını şöyle itiraf etmektedir:
Bilinci ve aklı olmayan bu canlılarda birtakım manevi özellikler bulunduğuna ve bu manevi özellikleri kendi iradeleriyle kazanmaları mümkün olmadığına göre bunu onlara veren bir güç olmalıdır.
Doğal seleksiyon mekanizması ve doğanın kendisi, ne şuura, ne de bu manevi özelliklere sahip değildirler ve bu nedenle canlıların sahip oldukları bu özelliklerin kaynağı olamazlar. Çok açık olarak görülen gerçek şudur: Tüm canlılar Allah’ın iradesinin ve kontrolünün altında yaşarlar. Bu nedenledir ki, bilinçsiz canlıların yaşadığı doğada sık sık, insanı hayrete düşüren, “bu hayvan bunu nereden biliyor” veya “bu hayvan bunu nasıl düşünebilir?” dedirten hayret ifadelerimize neden olan, son derece bilinçli davranışlar görürüz. Bütün bunları canlılara ilham eden Allah’tır.
Evrimciler, hayvanların davranışlarının birçoğunun içgüdüsel olduğunu söylerler, ancak içgüdülerin kaynağını, içgüdüsel davranışların ilk olarak nasıl oluştuklarını, hayvanların sahip oldukları bilgileri ve davranışları nasıl edindiklerini açıklayamazlar. Ancak çok cevapsız kaldıklarında bazıları ortaya şöyle bir iddia atar: “Hayvanlar tecrübe yoluyla bazı davranışları öğrenirler ve bu davranışların iyi olanları doğal seleksiyon tarafından seçilir. Daha sonra bu iyi olan davranışlar kalıtım yoluyla bir sonraki nesle aktarılır.”
Hayvanlar arasindaki sevgi1
Hayvanlar arasındaki sevgi ve fedakârlık evrimle açıklanamaz!
Darwin’in ortaya attığı evrim teorisinin temel mekanizmalarından biri doğal seleksiyondur. Doğal seleksiyon, “bir canlı için faydalı olan bir değişimin (bu değişim yapısal olabilir veya hayvanın davranışları ile ilgili olabilir) diğerlerinin arasından seçilerek o canlıda kalıcı hale gelmesi ve bu şekilde bir sonraki nesle aktarılması” anlamına gelmektedir.
Hayvanlar arasindaki sevgi2
Bir akla veya şuura sahip olmayan canlıların, yavrularına şefkat göstermelerinin, onları koruyup beslemelerinin bir tek açıklaması vardır: Tüm canlılar Allah’ın ilhamıyla hareket ederler. Örneğin bu resimdeki dalgıç kuşu Allah’ın ilhamı ile yavrusunu beslemektedir.
Hayvanlar arasindaki sevgi3
Ancak bu iddiada gözden kaçmaması gereken son derece önemli bir nokta bulunmaktadır: Darwin’in bu tezi doğayı, faydalı ve zararlı davranışları ayırt edebilen, bilinçli ve karar verebilen bir güç olarak göstermektedir. Doğada bu ayrımı yapabilecek herhangi bir güç veya bilinç bulunmamaktadır. Ne hayvanın kendisi, ne de doğada bulunan herhangi bir varlık “hangi davranışın yararlı olduğu” kararını verebilecek bir yeteneğe sahip değildir. Bu seçimi sadece, doğayı ve söz konusu canlıyı yaratmış olan bilinç ve akıl sahibi bir Varlık yapabilir. Kuşkusuz canlılar arasındaki bu güçlü bağı kuran sonsuz güç sahibi olan Allah’tır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder