İnsanın bu kadar aciz olması tesadüf olabilir mi?
Yeryüzünde yaşlanmayacak tek bir insan bile yok
Birkaç gün yıkanmadığında insan içine çıkamayacak hale gelmiyor mu insan?
Müthiş hırs yapıp, günlerce gecelerce çalışıp bir tabak yemekle doymuyor mu?
Her gece uykusuzluğa dayanamayıp mutlakauyumak zorunda kalmıyor mu?
Bazen gözünün tam önünde duran bir şeyi görmeyip saatlerce aradığı olmuyor mu?
Çok iyi tanıdığı bir yüzün ismini günlerce düşündüğü olmuyor mu?
Bir kaç gün susuz kalsa olduğu yere yığılmıyor mu?
Hiç beklemediği bir anda amansız bir hastalığa yakalanıp kendini hastane odalarında bulmuyor mu?
Hiç ummadığı bir anda trafik kazası geçirip tekerlekli sandalyeye mahkum olmuyor mu?
Yaşlandığında o güzel bedenin yerini kırışıklarla dolu bir cilt almıyor mu?
Yıllar geçtikçe hafızası siliniyor ve o güçlü kuvvetli insanın yerini adeta bir çocuk almıyor mu?
İnsan üzerine biraz fazla yük bindiğinde, çok fazla iş yüklendiğinde strese girip çökmüyor mu?
İnsan bedenindeki tüm bu acizlikler tedasüf eseri değil hikmetle insan bedenine yüklenmiştir. Çünkü Allah her insanı farklı farklı acizliklerle imtihan eder. Yaratılan milyarlarca insandan biri “ben bugün uyumayacağım” diyemez, ya da “ben hiç yaşlanmayacağım, hiç susamayacağım” diyemez. Milyarlarca insandan bir tanesi bile ölümü yenemez. Fakat insanlar bunca acizliklerine rağmen dünyaya müthiş bir hırs ile bağlanıyorlar. Bunca acizliklerini görmezden gelip sürekli nefislerini eğlendirmeye bakıyorlar. Halbuki bütün dikkatlerini Allah’a verseler bu imtihan dolu dünya hayatında çok daha huzurlu ve mutlu yaşarlar.
Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup-sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? (En’am Suresi, 32)
Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öyle ki yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiçbir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için Biz ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Yunus Suresi, 24)
Acizlikler, hastalıklar, ölümler, ağrılar iman etmeyenleri Allah’a isyan ettirirken iman edenleri de Allah’a yaklaştırır. Onların dünyadan geçmelerini sağlar. Hastalıklar insanı mazlumlaştırır. Sonuçta bütün bu acizlikler insanlara nimet olarak verilmiştir. Başına gelen tüm imtihanlara sabreden ve şükreden insan bunların karşılığında Allah’ın rızasını kazanır ve cennet köşklerinde ağarlanır.
Acizlikler, hastalıklar, unutkanlıklar, yorgunluklar, uykusuzluk, unutkanlık, korkular, endişeler… Bütün bu acizliklerin hepsi dünya hayatı içindir. İnsan cennete gittiği anda tüm bu acizliklerinden kurtulacak ve tertemiz bir şekilde cennet nimetlerine kavuşacaktır. Artık sonsuza kadar yorulmayacak, acıkmayacak, susamayacak, dünya hayatında sabrettiği tüm acizliklerden ve hastalıklardan bedeni arınacaktır.
Şüphesiz ki, senin acıkmaman ve çıplak kalmaman orda (cennette kalmana bağlı)dır.” (Taha Suresi, 118)
Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve güneş altında yanmayacaksın da.” (Taha Suresi, 119)
Cenab-ı Allah, Kendi başına müstakil bir güçtür. Tek güçlü olan, acizliklerden münezzeh olan O’dur. Allah kimseye ihtiyacı olmayandır. O hiçbir şeye ihtiyaç duymazken tüm kainat O’ndan gelecek rahmete muhtaçtır. Biz onun zavallı, aciz kullarıyız. Biz hiçiz, var olan Allah’tır. Aciz olduğunu kabul etmeyen, zayıf olduğunu kabul etmeyen her insan bir gün gelip yaşlanmaya ve bedenini terk edip toprağa girmeye mahkumdur…
Allah, sizi bir za’ftan yarattı, sonra (bu) za’fın ardından bir kuvvet kıldı, sonra bu kuvvetin ardından da bir za’f ve yaşlılıkverdi. Dilediğini yaratır. O, bilendir, güç yetirendir. (Rum Suresi, 54)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder