12 Nisan 2014 Cumartesi

Yeni Dünya Devleti kurma adına yapılan gizli planlar…


Yeni Dünya Devleti kurma adına yapılan gizli planlar…
Amaç tek devlet, tek millet, tek din ve uzaktan yönetilebilen robotlaşmış insan kitleleri...

Gazeteci Jimm Marrs bir röportajında dünyanın içinde bulunduğu durumu şu cümlelerle özetliyor: “Globalistler tek dünya devletini hedefliyorlar, dünya tek elden yönetilecek, tek bir ordu olacak, tek bir merkezden yönetilen bir dünya ekonomisi olacak. Tek elden yönetilen bir eğitim ve sağlık sistemi olacak. Bu geniş anlamda kulağa hoş bile gelebilir ama işin aslı şu ki biz bu fikre gizlice aldatılarak itiliyoruz. Bu gidişatın sonunda bir Hitler ile karşı karşıya kalmayacağımızı kim söyleyebilir?”
Yeni bir Hitler ve dünyayı yöneten şirketlerin büyük orduları olan halklar... Herkesin izlendiği, dinlendiği ve kontrol edildiği bir düzen. Ulus devletler yerine finans birimleri var, insanlar mutlu ve özgür, çünkü artık hiç düşünmüyorlar. İnsanlığın geleceği için dış ilişkiler konseyinin hayaleri işte bunlar. Dünyanın köşelerinde bu nedenle adamları var. Dünya bankasının başında, IMF’nin yönetiminde, Nato’da, Birlşemiş Milletlerde hep CFR’nin seçtiği adamlar var. Mesela seçilmiş bir başbakan bakıyorsunuz bir süre sonra Birleşmiş Milletlerde karşımıza çıkıyor. Bunların hepsi Dış İlişkiler Konseyi’nin kıdemli üyeleri.
Bugün dünya krizin ve savaşların acısı ile sarsılıyor. Dış İlişkiler Konseyi’nin (CFR) önemli isimlerinden biri Samuel Huntington “Medeniyetler çatışacak” diyor ve dünyayı çok büyük bir satranç tahtasına benzetiyor. Medeniyetler deyince bir tarafa bir avuç seçkini diğer tarafa Avrasya’yı koyuyor. Bir zamanlar düşman Komünizmdi, Sovyetler şeytanın ta kendisiydi. Sovyetlerin çöküşünden sonra batının hedefine zengin İslam coğrafyası oturuyor. Bugün İslam düşmanı olan Rasmussen CFR kararıyla Nato’nun başına geçiriliyor.Obama ise “Afganistan, Pakistan” ilk hedefimizdir diyor. Orta Asya’ya hücum işte böyle başlıyor.
Pentagon haritalarında parçalanmış devletler var. Konseyin onursal başkanı Rockefeller bakın ne diyor:“Bugün dünyada 200 civarında olan devlet sayısı yakın gelecekte bine çıkacaktır. Dünyada ulus devletlerin modası geçmiştir. Gelecekte devletler finans sektörü tarafından idare edildiğinde dünyaya barış ve huzur gelecektir.”
Planlarının ilk aşamasında Yugoslavya dağıtıldı. Bir ülkenin bağrından 8 ülke çıkarıldı. Ardından Sovyetler çöktü. Dünyaya yirmiden fazla yeni ülke katıldı. (Makedonya, Sırbistan, Karadağ, Slovenya, Hırvatistan, Bosna Hersek) Dikkat ederseniz her paylaşım savaşı ardından haritalarda yeni devletler beliriyor. Ve her paylaşım savaşından sonra konsey üyeleri zenginleşiyor.
İkinci dünya savaşının ardından küresel elitin kazancına bakarsak en karlı işin savaş olduğunu görüyoruz. Nazilerin en büyük destekçisi Almanya’nın silah fabrikası Farben’di. Savaşta büyük kar etti. Bu şirketin ortağı ise Rokefeller’a ait Standart Oil Company idi. Her iki şirkette savaşın üzerinden zenginleşti. İkinci Dünya Savaşı sonunda yüz binlerce insan hayatını kaybetti ama Rockefeller savaşın sonunda milyonlarca doları kasasına yığmıştı. Savaş Amerika’ya 30 milyar dolara mal oldu. Bu para CFR kontrolündeki Amerikan Merkez Bankasından borç alınarak harcandı. Amerikan Merkez Bankası bir şirketti, en tepedekiler ise CFR üyeleriydi. Amerikan Bankacılık sistemi savaşlardan çok karlı çıktı. Savaş sırasında New York’daki bazı bankalar kar kat büyüdüler. Onlar Nazilerin paralarını aklıyorlardı. Bu bankalardan birinin başında Preston Bush adında biri vardı. Bu bildiğiniz gibi Bush’un babasıydı, tüm Bush sülalesi CFR, Kafatası ve Kemikler olarak bilinen gizli örgütlerin üyesiydiler. Başkan Bush 2001’de ikiz kuleleri bahane ederek Afganistan ve Irak’ı kana bulayacak ve böylece milyonlarca dolara el koyacaktı. Savaşlar gerçekten de çok kârlıydı…
Fakat savaşlar için geniş kitleleri ikna edecek bahaneler lazımdı. İlk Dünya savaşında bir Amerikan gemisi feda edilip gerekli bahane yaratıldı. İkinci Dünya Savaşı’na girebilmek için Amerika Pearl Harbor’un senaryosunu önceden yazmıştı. Vietnam’a girerken bahane Amerikan gemilerine saldırıydı, ama daha sonra bu yalanlandı. Ortadoğu ve Orta Asya’ya girmek için de bir bahane lazımdı. Ve Yeni Dünya Düzeni kurmak isteyenler 11 Eylül bahanesini ellerindeki medya çarkı ile halka müthiş bir şekilde sergiledi.
Film yönetmeni Ellen Russo’nun, Nicholas Rockefeller ile yaptığı tüyler ürpetici konuşma basına şöyle yansıyor: Tarih 11 Kasım 2000, yani 11 Eylül’den tam 11 ay önce. Ellen Russo anlatıyor: “Bir gece beni aradı ve bir şeyler olacak dedi. Afganistan’a gireceğiz, Hazar’dan boru hattı geçireceğiz, Irak’a gireceğiz. Petrole kavuşacağız, oraya konuçlanacağız. Venezuela’ya gireceğiz. Söylediklerinden ikisi gerçekleşti. Bana gülerek “Oralara hiç bulamayacağımız birilerini aramaya gideceğiz.” Diyordu. Terörle savaş lafını tekrarlıyordu. “Malum terörle savaşı kimse kazanamaz! Ama bu bahane sana çok şey için imkan verir. “Nasıl herkesi bu kadar saçma bir bahaneye ikna edebilirsin ki” diye sordum…”Medyayla” dedi. “Unutma, bir şeyi çok tekrarlarsan herkes inanır!”
11 Eylül şokundan sonra onlarca bilim adamı bu anlaşılmaz olayı anlamaya çalıştılar ama kimse anlayamadı. Amerikalı araştırmacılara göre medya 11 Eylül’ü paketledi ve Amerikan halkına sattı. Gerçekle yalan birbirine karışmıştı. İkiz kulelerle ilgili tüm deliller karartılmıştı. Öyle ki New York belediye başkanı Giuliani deliller araştırılmadan binalardan geri kalan her şeyi ortadan kaldırmıştı. Olay yerinde inceleme yapılmasına imkân kalmamıştı.Dünyayı sarsan bir olay yaşandı, sonuç olarak Amerikan ordusu hiç zorlanmadan Afganistan’da ve Irak’taydı…
El-Kaide ve Osama bin Laden Rockefeller’in da dediği gibi hiç bulunamadı, medya insanların beynine El-Kaide, Osama bin Laden, Taliban, savaş, terör kelimelerini kazıdı. Öyle ki her programda devlet başkanları, politikacılar 11 Eylül’de uğradıkları terör saldırısından yakınan konuşmalar yaptılar, kitleler de buna kolayca inandı. Şimdi ise ülkeye korku hâkimdi. Yeni terör yasaları vardı. Adım adım ilerleyen senaryoya göre büyük kriz kapıdaydı. Kriz küresel elite yeni fırsatlar kapısı açacaktı. Dünyada boyun eğmeyen uluslar vardı, kriz bu ulusları dize getirecekti. Rockefeller’a göre Yeni Dünya Düzeni topyekün bir değişimle gelecek, küresel ekonomik kriz bu değişimi tetikleyecekti. David Rockefeller şöyle ifade ediyor:
“Küresel bir değişimin eşiğindeyiz! Beklentimiz tam zamanında gelecek bir bunalımdır. Uluslar Yeni Dünya Düzenini o zaman mecburen kabul edeceklerdir!”
Küresel güç odakları dünyayı işte böyle elinde oynatırken halk ise derin bir uykuda. Onlar medya ile dizilerle, yarışma programlarıyla uyutuluyor. Bunların farkında olan aydınlar baskı ile susturuluyor, korkutuluyorlar. Yeni Dünya Düzeni’ni hedefleyenler piramidin en tepesindekiler. Şeytani planlarını herkesin yararına gibi gösterip süsleyip püsleyip medya ile sunuyorlar. Dünya çapında televizyonların, gazetelerin, radyoların hâkimiyetini ellerinde tutuyorlar. Bu medya kuruluşlarının hepsi bu beş altı aileye ait. Dolayısıyla onlardan habersiz kuş uçmuyor, dünya yalnızca onların istediklerini duyup öğrenebiliyor.
Obama’nın Türkiye’ye gelip “yurtta sulh, cihanda sulh” mesajının ardından Afganistan, Pakistan sınırı onlarca kez bombalandı, Svat vadisi İslamabad’a kadar genişleme kararı aldı, Irak halkı diz çöktürüldü, Urla’da 4000 Amerikan askeri için yeni lojmanlar yapıldı. Napoli’deki Nato üssünün İzmir’e taşınıyor olduğundan Türk halkının haberi var mı? Olamaz, çünkü halk televizyonlardan bunları duyamaz. Halk ancak kendisine sunulanı dinler, Hollywood filmleri seyreder ve bir nevi transa geçer. Günün büyük bir bölümünde kendisi için seçilen beyin uyuşturma programlarını seyredip seyredip yatağına gider. Bir yanında korku, işsizlik, açlık vardır, bir yanında diziler, filmler, yarışma programları, oyunlar vardır. Konular hep aynıdır, programlar kimse bir şey bilmesin diye yapılır. Yukarıdakiler müsterih olsunlar, aşağıdakiler gerçekten de çok derin bir uykudalar…
Küresel elit üçüncü bin yılda dünyayı oyun alanına çevirmek istiyor. Amaçları Türkiye’nin kaynaklarına el koymak, ulus devletleri zayıflatmak, halkları robotlaştırmak, tek dilli, tek dinli, tek ordulu, tek medyalı bir dünya devleti yaratmak… Yeni Dünya Devleti’ni planlayanların yaptıkları icraatlar bu hedeflerinde ne kadar ciddi olduklarını gösteriyor. Ama hesaba katmadıkları bir şey var. Bugün bu yaygın kitle hipnoz araçlarına rağmen baskı altında kalanların direnci artıyor. Bu gizli planları yapanlar ahir zamanda ve Mehdiyet çağında olduğumuzu da unutuyorlar. Mehdi ve Mesih’in yüzyıllardır ince ince yapılan bu gizli planları darmadağın edeceğini, Deccal’in hâkimiyetine son vereceklerini ve İslam’ı son kez dünyaya hâkim edeceklerini görmezden geliyorlar.
Kaynak: Banu Avarın yeni dünya devleti belgeselinden.

1 yorum:

  1. Bunları herkes okuyor herkes farkında ama uyumaya da kaldığı yerden devam etmeyi ihmal etmiyor...

    YanıtlaSil