16 Nisan 2014 Çarşamba

Yeni dünya düzeni, ahtapotun kolları dünyayı nasıl sarıyor – 2


Yeni dünya düzeni, ahtapotun kolları dünyayı nasıl sarıyor – 2
Yeni Dünya Düzeninin tek amacı tek dünya, tek devlet, tek millet.

İsrail lobisinin Amerika’daki yayın organlarından Chicago Jewish News’un 24 Ekim 2008 tarihli haberi şöyleydi: “Obama’yı Obama yapan Yahudilerdir. Obama’nın geçmişinde hangi taşı kaldırsanız altından Yahudiler çıkar.”
Yazımın ilk bölümünde Obama’nın daha Harvard Üniversitesi’nde okurken nasıl Siyonistlerle tanıştırıldığından ve Yahudi finansörler tarafından desteklendiğinden bahsetmiştim. Obama Yahudi lobisi tarafından ödül alacak bir reklam kampanyası ile başkanlık koltuğuna geldi.“Özgürlük, demokrasi, insan hakları” sözleri havada uçuşuyor, Amerikan hükümeti bu siyahi liderin savaşları sona erdireceğine ve ekonomik krize umut olacağını sanıyordu…
Yeni Dünya Düzeni isteyenler işleri oluruna bırakmayacaktı. Derin dünya devleti geçen yüzyılın başından beri dünya hakimiyeti için çalışmaktaydı. Peki neydi yeni dünya düzeni, tek dünya devleti isteyenler kimlerdi? Bugün dünya küresel bir finans çetesi tarafından yönetiliyor. 29 Temmuz 1921’de New York’da kurulan CFR tek dünya devletini hedeflemektedir. Ünlü Rotschild’ler de, Rockefeller’da, kurucu üyesidir. Tüm Amerikan başkanları, finans kuruluşlarını yönetenler, dünya bankasının başına geçirilenler, Birleşmiş Milletleri yönlendirenler, CFR (Dış İlişkiler Konseyi) ile bağlantılıdır. Kissinger’da, Holbrooke’da, baba oğul Bush’lar da, Clinton’da, Obama’da adamlarıdır. Yeni dünya düzeninde istenen tek kültürlü, tek hukuklu, tek ordulu, tek bayraklı, tek dinli bir dünya devletidir. Ve bu devlet en tepedekiler tarafından yönetilecektir.
Dünyanın en büyük 1000 şirketi bu küresel elitin ağındadır ve bunlardan en zengin 200’ü kararları verir. Bu 200 şirket Dünya Bankası vasıyasıyla her ülkede bankacılık kesimini güçlendirir. Ulus devletleri finans çetesinin çıkarları doğrultusunda posaya çevrilir. Uluslararası mali örgütler mesela para fonu iyileştirme programları adı altında milyonlarca insanı yoksullaştırır, özelleştirmelerle işsiz bırakır ve ulusları felç eder. Türkiye dahil dünyanın 70 ülkesi borç batağında kıvranmaktadır. (Son yıllarda Türkiye’nin borç batağından biraz olsun kurtulmuş olması küresel eliti endişelendirmiştir, Türkiye hiçbir zaman raydan çıkmamalı, daima bağımlı olmalıdır.) Bu ülkeler ekonomileri üzerindeki tüm denetimi kaybetmişlerdir. Para fonu IMF’ye boyun eğmeyenler kara listededir…
Bakın Fransız Le Monde Diplomatique Mart 1994’de ne diyor: “Çok uluslu tekeller, ekonomik düzeni özelleştirme dalgasıyla dağıtarak yeni bir faaliyet sahası buluyorlar”.
Bugün küresel kriz olarak adlandırılan tekelci sermaye oyunu ilk 1930’larda dünyayı sarsmıştı. O zaman çeşitli ülkelerde devlet şirketleri satın almıştı. Bugün de aynı şeyi yapıyor. Sonra özel sermaye grupları kurtarılmış şirketleri ele geçirdi. Elektrik, gaz, madenler, havayolları, telekominikasyon, bankalar ve sigorta şirketleri satıldı. Küresel çete bunlara el koyarken bir tek şeye dikkat ediyordu. Ülkede olan biteni en çabuk görecek olan işçi sınıfı hareketsiz kalmalıydı. Sosyal devlet saldırı ve baskı altında olmalıydı ve bunun için bazı yöntemlere ihtiyaç vardı.
Amerikan halkı o yöntemlerden biriyle 1950’li yıllarda tanıştı. 1930’lu yılların kriz dalgası sürerken 2. Dünya Savaşı’na girilmişti. Savaşın sonunda 40 yıl sürecek bir soğuk savaş dönemi başlayacak, batı dünyası komünizm korkusuyla yönetilecekti. Amerikan Başkanı Truman’ın ünlü doktrini komünizm ile mücadele esaslıydı ve Amerika’ya bu mücadelede destek veren ülkeler mükafatlandırılacaktı. Amerikan halkı komünizmle savaş doğrultusunda tek düşünceye odaklandırılacaktı. Bırakın işçilerin ve yoksul halkın sendikalarda, partilerde örgütlenmesini, iki kişinin telefonda konuşması bile imkansız olacaktı. Çünkü Wisconsin’den bir senatör Mc Carthy elinde 200 kişilik komünist listesiyle ortaya çıkacak ve Amerikan halkında izi hiç silinmeyecek bir korku toplumu yaratacaktı…
Cumhuriyetçi partiden Joseph Mc Carthy 9 Şubat 1950’de elinde komünist partiye üye olduklarını iddia ettiği 205 kişinin listesiyle basının karşısına çıktı. “İşte devlet dairelerine sızan komünistlerin listesi” diye bağırıyordu. Elinde askerlerin, sanatçıların, bilim adamlarının, Hollywood yıldızlarının isimleri vardı. Liste bir süre sonra 50 kişiye indirildi. Dört yıl süren soruşturma sonucu listedeki kimsenin suçu ispat edilemedi. Mc Carthy’nin hışmına uğrayanlar arasında Einstein, Orson Wels, Charlie Chaplin gibi Amerikan toplumunun yetiştirdiği önemli değerler vardı…
İşte bu dava Amerika’nın kırılma noktasıdır. Amerikan aydınları Mc. Cartey döneminin izlerini hala taşımaktadır. Bu davada herkes suçlu ilan edilmiş ve suçlu olmadığını ispata zorlanmıştır. Davadan suçsuz kurtulmanın tek yolu 10 komünisti ihbar etmektir. Kayserili bir Ermeni olan Elia Kazan gibi bazıları Hollywood’un birçok değerli ismini listeleyerek kendilerini üne ve paraya kavuşturmuşlardır. Arkadaşları Avrupa’ya kaçmış, işlerini kaybetmiş, bazıları intihar etmişlerdir. Artık Amerika’nın beynine yer etmiş güçlü bir komünizm korkusu vardır.
Bir grup gazeteci Mc Carthy’nin acımasız baskılarına karşı mücadele ettiler ve sonunda Mc Carthy hakkında bir soruşturma başlatmayı başardılar. Ama zafere ulaştıkları anda işlerini kaybettiler. Yukarılardan gelen baskılar sonucu sponsorları desteği çekti ve bu olayların sonunda CBS patronu daha hafif programlar önerdi.İnsanlar eğlenmek istiyordu, halk geniş çapta uyutulmalıydı. Magazin programları, evlendirme programları, yarışma programları, dans ve yemek yarışmaları halkın afyonu olacaktı…
Evet, 1950’lerin Amerika’sında CBS patronu Pealey “biraz da eğlendirin” demişti. Yeni Dünya Düzeni bütün ağırlığı ile Amerika’lının üzerine çökecekti. Artık sadece yarışmalar, diziler, filmler, spor ve müzik programları ekranı kaplayacaktı. Halk ise “biraz rahatlamak, günün yorgunluğunu atmak” adına giderek kafası boşaltılan kitlelere dönüştürülecekti… Tüm dünya bunları seyrederken Afganistan bir kere daha bombalanacak, Pakistan’a nasıl saldırılacağı, İran’ın nasıl suçlanacağı planlanacak, PKK iyice silahlandırılacak, ülkeleredarbe yapacak aktivistler eğitilip hedef ülkelere sürülecekti…
Unutmayı ki siz bir diziyle uyutulup yorgun ve kafanız boşaltılmış bir şekilde yatağınıza giderken arka planda dünya devletini planlayanlar hiç ara vermeden çalışmakta, medyayı yalan habere boğarak sizleri kandırmaktadır…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder