14 Nisan 2014 Pazartesi

Devletimiz Marksist-Komünist- bölücü ayaklanmalara karşı nasıl tedbir alabilir?


Devletimiz Marksist-Komünist- bölücü ayaklanmalara karşı nasıl tedbir alabilir?
Gezi Parkı olayları bir prova niteliğindeydi, halkımız komünist tehlikeye karşı dikkatli olsun.












Gezi Parkı olayları bir prova niteliğindeydi. Komünistayaklanma karşısında bu halk nasıl tepki verir, nasıl provoke edilir, nasıl yönlendirilir, polis nasıl etkisiz hale getirilir, halk nasıl sosyal medya ile kışkırtılır... İşte bütün bu olayların nasıl ard arda, çok hızlı bir şekilde gelişip alevlendiğini gördük hepimiz. Devletimizin içimizde adeta sinsi bir yılan gibi bekleyen komünist tehlikeye karşı çok iyi, sağlam tedbirler alması gerektiği ortada. Devlet Gezi Parkı olaylarında daha akılcı davranabilirdi. Bunu hepimiz biliyoruz. Bu gerçeği herkes söylüyor ama kimse çözüm getirmiyor. Bugün devletimizin ülkemizi bölme amacıyla başlatılacak olan komünist bir ihtilale karşı neler yapabileceğine değinmek istiyorum. Halkın birliği ve bütünlük çok önemli. Bunun sağlanması için her türlü tedbirin alınması gerekir.
-Devletimiz Marksist Komünist bölücü ayaklanmalara karşı '' Toplumsal Bilinçlenme Merkezlerinde'' sivil halkı çok geniş kapsamlı eğitebilir. 
-Bölücü bir iç ayaklanma, iç savaş, iç kargaşa zamanlarında halkın hangi resmi kanallardan doğru bilgi ve yayınları alacağı, 
-Kargaşa ve anarşi durumlarında kimlerle nerelerle irtibata geçileceği, 
-Hangi sosyal portalların, sitelerin, sosyal ağların kullanılacağı,
-Hangi kurum ve çatılar altında halkın toplanacağı,
-Ayaklanmalara karşı nasıl sivil tepki verileceği, 
-Provokasyonlar karşısında nasıl davranılacağı, 
-Anarşist eylemler karşısında neler yapılacağı,
-Devlete hükümete nasıl destek verileceği,
-Sivil örgütlenmenin nasıl yapılacağı, 
-Psikolojik harbe nasıl karşı koyacağı, 
-Yalan ve dezenformasyon bilgiler karşısında bunların nasıl ifşa edileceği, 
Hangi kanalların ve kaynakların kullanılacağı... gibi her türlü temel bilginin çok kapsamlı şekilde detaylarıyla halka öğretilmesi gerekir.
-Bununla ilgili tüm Türkiyede üniversitelerin ilgili bölümlerinde bu konular ayrı bir bölüm altında zorunlu ders olarak okutulabilir. Marksist ve komünist tehlikeye dair devletimiz müfredata resmi zorunlu ders olarak konulup çocukluktan itibaren gençlerimize okutulabilir.
-Gerek resmi gerekse özel medya ve basın yolu ile zorunlu olarak çok çeşitli programlar (komünizmin getirdiği belaları anlatan) hazırlanıp sunulabilir. 
-Tüm Türkiye çapında devletimizde resmi olarak her yerde il il, konferanslarla panellerle sunumlarla konuşmalarla halkımızı komünizm tehlikesine karşı bilinçlendirebilir.
- Devletimiz sosyal medyayı çok iyi kullanıp çıkan yalan haberleri anında çürütüp halkımıza ispat edebilir.
Devletimizi sürekli eleştirmek değil, yapıcı olmak ve çözüm önerileri getirmek çok önemli. Bizler bu vatanın evlatlarıyız, demokrasiyle yönetilmek istiyoruz. Komünist ve baskıcı eim istemiyoruz, diktatörlük istemiyoruz. Halkın köleleştirilmesini değil ba tacı olmasını, özgür olmasını,zengin ve mutlu olmasını istiyoruz. Bu ülkede Komünizmin hakim olmasına asla müsade etmeyeceğiz ve her bilinçli Türk vatandaşı gibi devletimize ve vatanımızın bütünlüğüne sahip çıkacağız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder