8 Nisan 2014 Salı

En zor ve güç koşullarda ayakta kalabilen canlılar: Ekstremofiller


En zor ve güç koşullarda ayakta kalabilen canlılar: Ekstremofiller
Hangi canlının en sıcak, en soğuk, asitli ve radyasyonlu ortamlara dayanabildiğini biliyor musunuz? Belki de daha önce hiç duymadığınız bu canlıların adı Ekstremofiller. Kısaca maddelememiz gerekirse;
Ekstremofiller çoğunlukla tek hücreli canlılardan oluşan mikroorganizmalardır.
Bu mikrocanlıların en zor, en güç ve dayanılması en imkansız ortamlarda bile, kusursuz bir biçimde yaşamlarını devam ettiren bir çeşitlilikleri vardır.
Bazı canlıların yaşayamayacakları güç koşullara özel hücre yapıları sayesinde dayanabilirler.
Kendilerinden binlerce kat daha dev boyutlara sahip olmasına rağmen bir insanın asla yaşayamayacağı Arktik ve Antarktik bölgenin düşük sıcaklıklarına, okyanus tabanlarındaki basınca, volkanik alanlardaki sıcaklık koşullarına, kurak bölgelere, kayalar içinde ve derin yerkabuğu katmanlarındaki oksijensiz ortama, güç kimyasal çevre koşullarına (asit, alkali ve tuzlu ortam) yüksek radyasyon oranına büyük bir rahatlıkla dayanabilirler.
En güç yaşam koşullarının sınırında hayatlarını devam ettiren bu canlılar, Allah’ın yaratma sanatındaki çeşitliliği de ortaya koyar.
Endoliths adlı bir bakteriise içinde yaşamın imkansız olduğu kayalar, hayvan kabukları ya da mineral taneleri gibi geçirimsiz yapıya sahip sert kayaçlar arasında yaşamını sürdürür.
Bu tür, yerkabuğunun 3 km altında hatta daha derinlerde yaşayabilir. Çünkü bu mekanlar güneşten gelen radyasyona ve sert rüzgarların oluştuğu atmosfer hareketlerine karşı korunmalarını sağlar.Ancak su, belirtilen derinliğe kayaların da geçirimsiz olması nedeniyle, oldukça zor ulaşır. Bu nedenle oldukça kıttır. Fakat bu canlılar düşük miktardaki su seviyesine göre yaratılmış olduklarından hiçbir zorluk yaşamazlar. Ayrıca kayaçların sahip olduğu demir, potasyum, kükürt gibi mineraller bu canlıların besin ihtiyacını karşılar.
Deinococcus radiodurans adlı bakteri, yoğun miktardaki radyasyona karşı koyabilen canlılardan birisidir.Bu bakteri 15.000 gray’lik radyasyon altında rahatlıkla yaşamını sürdürebilir. Halbuki çok dayanıklı olduğu bilinen hamamböceklerinin ölmesi için 1.000 grayden biraz daha fazla bir radyasyon yeterli olmaktadır.
Bakterilere göre yüzlerce kat daha büyük olan insanın dayanabileceği radyasyon miktarı ise sadece 10 gray’dir.
Kineococcus radiotolerans türü bakteriise radyoaktif atık bölgelerinde insanoğlu için ölümcül olabilecek miktardaki radyasyonun yüzlerce kat fazlasına güçlü DNA onarım mekanizması sayesinde zorlanmadan dayanabilir.
Tek bir hücreden oluşan bu canlıların, tüm canlılar için ölümcül olabilecek radyasyon düzeyine karşı koyabilmesi Allah’ın, üstün tecellisinin bir sonucudur.
Bilindiği gibi 0 0C’de su donar. Canlıların vücutlarında ve hücrelerinde ise çok miktarda su vardır. Normalde soğuğa korumasız şekilde maruz kalan canlılar bu yapısal özellikleri nedeniyle donar ve ölürler. Canlıların söz konusu yapısı nedeniyle Antarktika’nın kuru vadileri yerkürenin en soğuk ve kuru alanları olarak canlı yaşamının son sınırı olarak kabul edilir ve hemen hemen burada hiçbir canlının yaşamayacağı düşünülürdü. Çünkü hiçbir hayat belirtisinin olmadığı Mars bile sıcaklığın -65 dereceye kadar düştüğü bu yerlerden daha sıcaktır. Fakat bu yarı saydam buz kayaları içinde fotosentetik mikroorganizma katmanlarının bulunması burada mikroorganizmaların yaşamsal faaliyetlerini devam ettirdiğini göstermiştir.
Psychrophiles adı verilen mikrop türü de-15 0C’den daha düşük sıcaklıklardaki buzullar, kutuplar ve derin okyanus sularında yaşayabilirler. Ayrıca bu mikrop türü dışında bazı bakteri türleri, yosun ve mantarlar da sahip oldukları enzimlerle düşük sıcaklıklara adapte olabilir ve Kuzey Buz Denizi, Antarktika ve Sibirya’nın buz tabakaları altında yaşamlarını rahatlıkla sürdürebilirler.
Bu örnekler bize şunu gösteriyor ki; Allah’ın dilemesiyle her şey ve her iş çok büyük bir kolaylıkla gerçekleşir. Bu ve bunlar gibi örnekler, olayların sebeplere bağlı olmadığının en güzel kanıtıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder