8 Nisan 2014 Salı

Evrimcilerin hayal ürünü masallarına artık bu millet inanmıyor!


Evrimcilerin hayal ürünü masallarına artık bu millet inanmıyor!
Hayali çizimleri yapan, hayali fosilleri sergileyen ve gerçekleri görmeyen evrimcilerdir!












Evrimci arkadaşımız Hasbihalcitıpkı Darwin gibi kuşlarınkanatlarını görünce fenalaşmış! Darwin’de tavuskuşunun kanatlarını görünce şöyle yakınmıştı:  “…Şimdilerde ise doğadaki bazı belirgin yapılar beni çok fazla rahatsız ediyor. Örneğin bir tavuskuşunun tüylerini görmek, beni neredeyse hasta ediyor. “ (Pat Shipman, “Doubting Dmanisi”, American Scientist, Kasım-Aralık 2000, s. 491)
Yazımda kuşların kanatlarının ne kadar kompleks yapıları olduğundan bahsetmiştim. Zaten çok net bir şekilde anlaşılıyor. Kuşların rahatça uçabilmeleri için kemiklerinin içinin boş olduğundan tutun da o tüylerin uçmalarına uygun dizilmesine kadar yüzlerce detay var, Hasbihalci arkadaşımız açıp bir zahmet okusun. Darwin tavuskuşunun tüylerini gördüğünde bunun tesadüfen oluşamayacağını çok iyi anlıyordu. Çünkü Hasbihalci arkadaşımız senin bahsettiğin gibi canlıları değiştirecek, öyle muhteşem tüyler oluşturacak faydalı mutasyonlar filan yok ortada! Mutasyon canlıya zarar veriyor.Darwin işte bunu bildiği için fenalaşıyor. Dawkins bunu bildiği için “faydalı mutasyon var mı?” sorusuna ağzını açıp tavanlara bakarak cevap veremiyor.
Sizin bilimsel açıklamalarınıza ne demeli? Dinazorlar sinek avlamaya çalışırken kuşa dönüşüp uçmaya başlamışlar! Bu masal değil de nedir? Bu arada sinekte mükemmel bir şekilde uçuyor! Evrimciler bunu bile göremez hale gelmişler. Nasılolsa halk ne anlatsalar yutuyor ya, bu masalı da uyduruverelim demişler. Hayali rekonstrüksiyonlar yapanlar, fosilleri müzelerin arka odalarına saklayanlar, sahte fosilleri yapıp yıllarca müzelerde sergileyenler siz değil misiniz? Bunları da güya bilim adına, içi boş bir teoriyi zorla kabul ettirmek adına yapmıyor musunuz?
Bir insan kafatasına yeni ölmüş bir orangutanın çenesini ekleyerek, çene kemiğindeki dişleri törpüleyerek bu sahte fosili Piltdown Adamı diyerek tam 40 yıl British Museum’da sergilemediniz mi! Haeckel’in insan embriyosunda solungaçlar olduğu iddiasını (hayali) ispatlamak için yaptığı sahte embriyo çizimlerini yıllarca evrime delil olarak göstermediniz mi? Tek bir yaban domuzu dişinden Nebraska Adamı adında sahte bir ara form meydana getirip insanları hayali çizimlerle kandırmadınız mı? Daha sayalım mı Hasbihalci arkadaşım? Çünkü daha çok fazla delil var.
Bugün birçok ülkede yaratılışı savunan kitaplar yakılıyor. Yeraltından çıkan ve milyonlarca yıl boyunca hiç değişmeden kalmış 100 milyon fosil açıkça yaratılışı ispat ettiği halde insanlardan gizleniyor. Yaratılışçıların para ödülüne rağmen tek bir evrimci çıkıp da “işte bu ara fosil” diyemiyor, çünkü öyle bir ara geçiş formu olmadığını kimse itiraf edemiyor. Hiçbir bilim adamı çıkıp da tek bir proteinin tesadüfen oluşamayacağını açıklamıyor. İnsanın hayali evrimine dair sahte kafatasları hala müzelerde gerçek gibi sergileniyor. Evrimcilerin sahte olduğunu iddia ettikleri atın evrimi serisi hala müzelerde sergileniyor. Kambriyen dönemine ait kompleks canlıların fosilleri evrimin yıkılışı olabileceği endişesiyle tam 70 yıl insanlardan gizlenmedi mi? Yoksa Hasbihalci arkadaşımızın bilim adına(!) evrim teorisini kurtarma adına evrimcilerin yaptıklarından haberi yok mu?
Şimdi evrimciler yıllardır özenle, hayali senaryolarla, hayali çizimlerle ayakta tutmaya çalıştıkları evrimin gümbür gümbür yıkılışına çok şaşırıyorlar. Verilen onca emek, yazılan onca hayali makale, hayali fosiller, hepsinin boşa gitmiş olduğunu görüyorlar. Çünkü evrim teorisi 21. Yüzyıl bilimi ile, bilimsel delillerle çökmüştür. Bu delilleri gören halk, fosilleri yakından inceleyen insanlar artık evrim teorisine inanmıyorlar. Masal devri kapandı, artık bilimsel deliller konuşuluyor ve konuşulacakta. Artık insanlar tek bir hücrenin,DNA’nın, proteinin hiçbir şekilde tesadüfler zinciriyle oluşamayacağını biliyorlar. Elektron mikroskobunun bulunuşu ile hücrenin Darwin’in iddia ettiği gibi içi su dolu boş bir kesecik olmadığı anlaşıldı. Minicik bir hücrenin içinde adeta bir dünya saklanmıştı. Bilim adamları bu kadar kompleks yapıyla karşılaştıklarında hayrete düştüler, DNA’yı keşfettiklerinde ise gördükleri muazzam detaylar karşısında adeta dilleri tutuldu. Dr. Walter Gilbert, Allan Maxam ile geliştirdiği Maxam-Gilbert DNA dizileme yöntemi sayesinde 1980 Nobel kimya ödülünü kazandı.
Sonuç olarak 21. Yüzyılda artık evrim teorisi tam anlamıyla bitmiştir. Nasıl bittiğini bilimsel delillerle anlatmaya devam edeceğim. Görmek istemeyen görmez, duymak istemeyen duymaz, buna yapacak bir şey yok. Ama artık insanları kandıramazlar, güneş bir kere doğdu! Artık hiç güneş yok diye iddia edemezler. İnsanlar bir kere gerçekleri gördüler mi artık kimse doğruları gizleyemez, kimse güneş yok, siz hayal gördünüz diyemez!
Milyonlarca yıldır hiç değişmeyen fosiller evrimi yalanlıyor, milyonlarca örnekten birkaç tanesini gösterelim: 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder