22 Nisan 2014 Salı

Gizliden gizliye insanı kuşatan bir hastalık: Gıybet…


Gizliden gizliye insanı kuşatan bir hastalık: Gıybet…
Mümin dedikodudan kaçınır, hep hayır ve güzellik konuşur.

Gıybet, yani dedikodu… Gizliden gizliye insanları saran ve onları günaha sokan bir hastalık bu.
İman etmeyen insanların yaşadığı bir toplumda insanlar sürekli birbirlerini çekiştirirler, birbirlerinin arkasından konuşup hiç durmadan dedikodu yaparlar ve bu yaptıklarının karşılığını görmeyeceklerini zannederler. Halbuki dedikodunun Allah katında karşılığı çok büyüktür ve Allah dedikodunun karşılığını şöyle açıklar:
“Kiminiz kiminizin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.” (Hucurat Suresi, 12)
Dedikodu öyle sinsi bir hastalıktır ki, iman edenlerin arasında da bu hastalığın yayıldığını Allah ayetinde şöyle bildirir:
Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azap vardır. (Nur Suresi, 11)
Ayette Allah “birlikte davranan bir topluluk” diyerek  müminlerin arasında bulunan bazı kişilerin yalan söyleyeceğini ve dedikodu yapacaklarını bize bildiriyor. Allah burada müminin kendisi hakkında dedikodu yapıldığında üzülmemesini ve bunu şer saymamasını bildiriyor. Sonuçta kişi sabrettiği için Allah’ın rızasını ve sevabını kazanıyor.
Onu işittiğiniz zaman: “Bu konuda söz söylemek bize yakışmaz. (Allah’ım) Sen Yücesin; bu, büyük bir iftiradır” demeniz gerekmez miydi? (Nur Suresi, 16)
Bu ayette de Allah müminlere yine müminler hakkında yalan haber duyduklarında inanmamaları gerektiğini hatırlatıyor. Bir fasık haber getirdiğinde müminin önce etraflıca araştırması gerekiyor.
Onu işittiğiniz zaman, erkek mü’minler ile kadın müminlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: “Bu, açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür” demeleri gerekmez miydi? (Nur Suresi, 12)
Bu ayette de Allah müminlere bir iftira sözü duyduklarında “bu açıkça, alenen iftiradır” demelerini emrediyor.
Ona karşı dört şahitle gelmeleri gerekmez miydi? Şahitleri getirmediklerine göre, artık onlar Allah Katında yalancıların ta kendileridir. (Nur Suresi, 13)
Allah insanlar hakkında bir kişi herhangi bir söz söylediğinde mutlaka söylediğini teyit eden dört şahit getirmesini emrediyor. Bu hüküm mümin erkekler içinde mümin kadınlar için, onların haklarının korunması için hayati bir hükümdür. Çünkü atılan iftiralar kadınların ve erkeklerin onurunu kıracak şekilde oluyor. Allah’da bu yüzden dört şahit şartının yerine getirilmesini emrediyor. Eğer dört şahit yoksa o zaman Allah kişi hakkında konuşulmasını yasaklıyor. Eğer bir kişi müminler hakkında konuşup şahit getirmezse artık bu insana inanılmıyor ve bir daha da şahitlik yapamıyor. Bu kişilerin Allah katında yalancı oldukları biliniyor.
Eğer Allah’ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu. (Nur Suresi, 14)
O durumda siz onu (iftirayı) dillerinizle aktardınız ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağızlarınızla söylediniz ve bunu kolay sandınız; oysa o Allah Katında çok büyük (bir suç)tür. (Nur Suresi, 15)
Bu ayetlerde de Allah insanların dedikoduya daldığını, çok net bilgileri olmadığı halde birbirlerine dedikoduları aktardıklarını söylüyor. İnsanlar dedikodu yapmayı kolay zannediyorlar, halbuki Allah katında çok büyük suç işlemiş oluyorlar. Aynı şekilde bibirlerine iftira atmanın da karşılığının Allah katında çok büyük suç olduğunu Allah bize bildiriyor.
Onu işittiğiniz zaman: “Bu konuda söz söylemek bize yakışmaz. (Allah’ım) Sen Yücesin; bu, büyük bir iftiradır” demeniz gerekmez miydi? (Nur Suresi, 16)
Bu ayette de Allah müminleri uyarıyor. Herhangi bir dedikodu ve iftira sözü duyduklarında müminlerin bunu ağızlarıyla aktarmamaları emrediliyor. Müminin kendisine gelip dedikodu yapan ya da iftira atan kişiye bunun çok büyük haram olduğunu söylemesi gerekiyor.
Ayetlerde açıkça görüldüğü gibi Allah müminleri dedikodudan, yalan söz söylemekten ve iftira atmaktan şiddetli bir şekilde sakındırıyor. İnkar edenler ise hem dedikodu yapıyor hem de birbirlerine durmaksızın iftira atıyorlar. Onlar sınır tanımaz bir hayat yaşarken günahları da kendilerini kuşatıyor. Müminler ise insanlar arasındaki ilişkileri bozan, husumet yaratan dedikodudan ve iftiradan özenle kaçınıyorlar. Çünkü basit görülen bir sözün Allah katında karşılığı hiç beklenmedik bir şekilde çok büyük olabiliyor.
“Arkadan çekiştirip duran, kaş göz hareketleriyle alay eden her kişinin vay haline.”
Hayır; andolsun o, ‘hutame’ye atılacaktır.
“Hutame”nin ne olduğunu sana bildiren nedir?
Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. (Hümeze Suresi, 1-6)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder