8 Nisan 2014 Salı

Mehmet Ali Birand son kez Hawaii’ye tatile gideceğini bilmiyordu…


Mehmet Ali Birand son kez Hawaii’ye tatile gideceğini bilmiyordu…
Ölümü bir bitiş olarak değil yepyeni bir başlangıç olarak görmemiz gerek.

Evet gerçekten de Mehmet Ali Birand bu yılbaşı son kez Hawaii’ye tatile gideceğini bilmiyordu…
İki gün önce son kez çalıştığı gazeteden çıktığını bilmiyordu…
İki gün önce son kez Kanal D haber programını sunduğunu bilmiyordu…
Tatildeyken o çok sevdiği spor olan denizin dibine son kez daldığını bilmiyordu…
O gün hastaneye giderken son kez arabasına bindiğini bilmiyordu…
Ve her şeyden önemlisi vefaat ederek o hastaneden bir daha çıkamayacağını bilmiyordu…
Ölüm böyle bir şey işte. Bir insan her şeyi bilebilir, engin bir tecrübeye, birikime, tarih ve politika bilgisine sahip olabilir, gazeteleri, televizyonları yönetebilir, birçok insandan daha akıllı ve kabiliyetli olabilir, emrinde yüzlerce kişi çalışabilir. Ama ölüm karşısında o da dünyada yaşayan milyonlarca insan gibi son derece çaresizdir. Mehmet Ali Birand hastanenin kapısından girerken, son kez yazacağı yazıyı kafasında planlarken, akşam çıkacağı haber programını düşünürken içeride ölüm melekleri onu bekliyordu. Çünkü ölüm günü ve saati artık gelmişti. Kaderi onu kendi ayaklarıyla hastaneye kadar getirdi. Ama o bunun farkında bile değildi. Hatta ameliyata girerken bile ölüm belki de hiç aklına hiç gelmemişti. Ama sonrasında ölümle tanışan her insan gibi o da ölüm melekleri ile karşılaştı:
De ki: "Size vekil kılınan ölüm meleği, hayatınıza son verecek, sonra Rabbinize döndürülmüş olacaksınız." (Secde Suresi, 11)
Şu bir gerçek ki insan çok ama çok aciz, nerde ve nasıl öleceğini bilmemesi bunun en büyük kanıtı. Allah dilediği anda çekip o insanın canını alıyor ve ardından işte böyle binlerce insan şaşırarak bakakalıyor. Ölüm sebebi de o kişinin ne parasına, ne puluna, ne zenginliğine, ne eğitimine bakmıyor. Bu da başka bir acizlik işte. Basın dünyasının ünlü isimlerinden Ercan Arıklı’da tam çalıştığı gazetenin önünde trafik kazası geçirmiş ve hayatını kaybetmişti. O da son kez gazetesinden çıktığını bilmiyordu, bir adım sonra ölümle karşılaşacağını bilmiyordu. Çünkü bu bilgi insanlardan gizlenmiştir:
Hele can boğaza gelip dayandığında,
Ki o sırada siz (sadece) bakıp-durursunuz,
Biz ona sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz. (Vakıa Suresi, 83-85)
Şimdi Mehmet Ali Birand’ın arkasından “yerini kim kapacak, kim haberleri sunacak, gazetedeki köşesine kim yerleşecek” diye arka planda nasıl da kıyamet kopuyordur. Başkasının ölümünü seyredip kendine ölümü yakıştırmayanlar kimbilir ne planlar, ne oyunlar yapıyorlardır. Görmüyor musunuz bu dünya kimseye kalmıyor, herkes malını, mülkünü, tahtını, koltuğunu, masasını, köşesini aniden terk edip gidiveriyor. Bu dünyanın ne kadar geçici olduğunu görmemek için neden ısrarla direniyorsunuz? Bu dünya aldanıştan başka bir yer değil, hepimizin sonu ahiret, hepimizin sonsuz yaşamı orada. Umarım cenazede toplanan onca insan bu gerçeği yüreğinde hisseder, bir daha unutmamak üzere anlar… Her ölüm yeni bir hatırlatmadır, aklıya ve vicdanıyla düşünen her insana…
Mehmet Ali Birand’ın ailesine, arkadaşlarına, gazete camiasına başınız sağ olsun diyorum, hepimiz sonsuz hayatta birbirimize kavuşacağız, bu yüzden kimse üzülmesin. Ölenin arkasından ağlamak olmaz, ölenin arkasından üzülmek olmaz. Kadere isyan olmaz. Dünyanın geçiciliğini bilen insan buraya zaten gerektiği kadar değer verir ve yaşamının her anında ahirete yönelir. O şimdi bambaşka bir hayata gözlerini açarken, sonsuz bir hayata adım atarken bizlere dua etmek ve Allah’tan rahmet istemek düşer.
Allah dilediğine rızkı genişletir-yayar ve daraltır da. Onlar ise dünya hayatına sevindiler. Oysaki dünya hayatı, ahirette (ki sınırsız mutluluk yanında geçici) bir meta'dan başkası değildir. (Ra'd Suresi, 26)
Bu dünya hayatı, yalnızca bir oyun ve '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalanmadır'. Gerçekten ahiret yurdu ise, asıl hayat odur. Bir bilselerdi. (Ankebut Suresi, 64)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder